Din kitlelerin afyonudur, peki ya futbol?

Futbol taraftarları: kültür ve oyun üzerindeki etkisi

Bu militarize dilin kullanımı, inşa edilmiş bir gerçeklik olan haberlerin üretilmesine ve sunumuna da yansıyacaktır. Bu çalışmada farklı/öteki ya da bizden olmayan olarak değerlendirilenlere yönelik olarak geliştirilen düşünce kalıplarının oluşumunda belki hiç farkında olmadan kabullendiğimiz bir alanda (Türkiye futbol medyasında) yaşananlara daha yakından bakacağız. Bu amaçla önce futbolun sosyolojik temellerinin neler olduğunu ortaya koyacağız ve hemen ardından futbolun kitlelerle buluşmasını sağlayan medya ile kurmuş olduğu bağlantının nasıl gerçekleştiğini ve bunun etkilerinin neler olduğunu inceleyeceğiz.

Futbol sadece bir “Oyun” mu? Futbol ekonomisi ve Uluslararası bahis şirketleri üzerine bir değerlendirme

Medya, futbolcuların sadece spor alanında değil, genel popüler kültür içinde de yıldız olmalarını sağlar. Bir futbolcu, sahadaki performansıyla birlikte medya aracılığıyla marka elçisi haline gelebilir, reklam anlaşmaları yapabilir ve hatta sosyal medyada milyonlarca takipçiye sahip olabilir. Bu da futbolcuların kariyerlerini çok yönlü olarak geliştirmelerine yardımcı olur. Futbol, militarize dil ve zihniyetin en sık kullanıldığı ve bu anlayışın yerleşip, gelişmesine en kolay ortam hazırlayan alanlardan birisi belki de birincisidir. Futbol üzerinden gerçekleştirilen ‘politika diskuru’ ile milliyetçilik, tam bağımsızlık, düşmana / ötekine karşı yurdun korunması, Türk’ün gücünün tüm dünyaya gösterilmesi ve Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur algısı ve benzerleri tüm topluma ve toplumsal yaşama aktarılabilmektedir.

  • Bu ortamlar, insanların ortak bir amaç etrafında bir araya gelmesini sağlar ve toplumsal dayanışmayı güçlendirir.
  • Bu topluluklar, taraftarların birlikte yaşadıkları heyecan ve hayal kırıklıklarını paylaşmalarını sağlar.
  • Bu durumun futbol üzerinden toplumsal hayata yansımasını sağlayan ise medyadır.
  • “‘Taraftar’ bir türlü ‘endüstriyelleşmeyi, parasallaşmayı’ sindiremez içine; hem de onca yayına karşın… Taraftarlar medyası ile para merkezli anlayışıyla, profesyonellik ve ‘verimlilik’ düşkünü bir dünyanın akışını kırıyorlar.
  • Bir futbolcu, sahadaki performansıyla birlikte medya aracılığıyla marka elçisi haline gelebilir, reklam anlaşmaları yapabilir ve hatta sosyal medyada milyonlarca takipçiye sahip olabilir.
  • Toplumları bir araya getiren, kültürel ifadeler yaratan, ekonomik güçler oluşturan ve eğitimsel fırsatlar sağlayan bu spor, dünya genelinde insanlar arasında güçlü bir bağ kurar ve yaşamın bir parçası haline gelir.
  • Bu dil içerisinde yetişen çocukların, kendi tahayyül dünyalarını kurmalarında futbol gibi içerisinde çok sayıda göstergeyi taşıyan bir spor dalının büyük bir etkisi olmaktadır.

Hatay Harbiye halkı: “Şans eseri değil, güvenle ve insanca yaşamak istiyoruz”

Çocuk ve futbol üzerine çok geniş kapsamda çalışmalar yapılmalı, en başta da tüm çocukları futbol oynamaya teşvik etmenin bir yolu bulunmalı. Ayağına top değmeden, sokakta mahalle maçında ter dökmeyen bu nesillere futbolu sevdirmek bir yerden sonra mümkün olmayabilir. Futbolun medya üzerindeki etkisi, maçların canlı yayınlarından sosyal medya platformlarına kadar geniş bir yelpazeye yayılmaktadır.

Teknolojinin Sahada Oyunu: Video Yardımcı Hakem Teknolojisinin Rolü

Bu yıllarda klientelist ilişkiler çerçevesinde şekillenen Türk futbolu, bu dönemin yaralarını hala üzerinden atamamıştır. Himayeciliğin, adam kayırmacılığın geliştiği bu dönemde ‘güçlü olanın haklı olduğu anlayışı’ zihinlerde yer tutmaya başlamış ve iş bitirici yönetici modeli bu dönemin vazgeçilmez portresi haline gelmiştir. Futbolun popüler kültür üzerindeki etkisi, medya tarafından yayınlanan maçlar, oyuncuların hayatları ve takımların küresel markalaşması gibi çeşitli faktörler aracılığıyla büyük ölçüde şekilleniyor. Örneğin, büyük turnuvalar ve ligler, insanların heyecanla takip ettiği ve sosyal medyada tartıştığı önemli etkinlikler haline geliyor. Bu etkinlikler, sadece spor meraklıları için değil, aynı zamanda popüler kültürün bir parçası olarak geniş bir kitleye hitap ediyor.

Antrenörlerin, Beden Eğitimi Öğretmenlerin ve velilerin her zaman ulaşabileceği bir baş ucu kitabı olması dileğimle.

Kadınların sahadaki yükselişi, sadece spor dünyasında değil, toplumsal normların sorgulanması ve değişim için de bir katalizatördür. Bu nedenle, futbol sahasındaki kadınların varlığı ve etkinliği, ileriye dönük umut ve ilham kaynağı olmaya devam edecektir. Futbolun evrimsel sürecinde kadınların yer aldığı bu yeni dönem, genç kızlara ilham veriyor ve onlara sporun sadece erkekler için olmadığını gösteriyor.

Futbol tarihi

Bunun yanı sıra mevcut olanın da manipüle edilmesi ve korunması gerçeği ile de karşılaşırız. İktidarlar sadece kendilerini kurumsal olarak var etmezler ve yeniden üretmezler aynı zamanda kendilerini meşrulaştıracak bir bilgi sistemine de ihtiyaç duyarlar ve bu bilgi sistemini üretirler. Spor / futbol, toplumsal yaşam içerisinde kök salan ve kültürün üretilmesinde, dolaşıma sokulmasında katkıları bulunan bir alan olarak, egemen ideolojilerin üretiminde ve toplumsal rızanın sağlanmasında kullanılan bir simgeler sistemidir. Spor / futbol, üzerinde egemenlik mücadelelerinin verildiği, toplumsal meşrulaştırma süreçlerinin gerçekleştirildiği bir inşa sürecidir. Futbol, dünya genelinde milyonlarca insanın tutkuyla bağlandığı ve günlük yaşamın önemli bir parçası haline gelen bir spor dalıdır.

Din kitlelerin afyonudur, peki ya futbol?

Futbol aynı zamanda ekonomik bir güç olup, reklam ve sponsorluk anlaşmaları aracılığıyla büyük gelirler elde edilmesini sağlar. Bu, spor endüstrisinin sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp, global ekonominin önemli bir parçası haline gelmesine olanak tanır. Ayrıca, futbol yıldızları da gençler arasında rol model olarak görülür, onların hayat tarzları ve başarıları genç nesiller üzerinde derin etkiler bırakır. Bu spor, sadece bir oyun olarak kalmayıp, aynı zamanda insanların kimliklerini, ilişkilerini ve kültürel pratiklerini şekillendiren güçlü bir sosyal fenomen olarak kabul edilir.

  • Tribünlerde bir araya gelen insanlar, takımlarını desteklerken aynı zamanda birbirleriyle etkileşime geçerler.
  • Hemen her çocuğun sadece futbol değil tüm takım sporlarında bu dersleri alarak büyümesi son derece faydalı olur.
  • Medya, yapmış olduğu yayınlarda hakim olan egemen değer yargıları ile erkek egemen ideolojinin yaşamasını sağlar.
  • Simon Kuper, Franklin Foer, Alex Bellos ve Eduardo Galeano gibi yazarların incelemeleri tam olarak bilimsel olmasa da, akademik görünümlü çalışmalardır.
  • Sosyolojinin açtığı bu yoldan ilerleyen farklı disiplinlerden araştırmacılar, zaman içinde bu konunun ne kadar kapsamlı ve karmaşık olduğunu göstermişlerdir.
  • Özellikle uluslararası turnuvalar, milli kimlik duygusunu güçlendirir ve insanları bir ulus olarak bir araya getirir.
  • Bu durum muhtemelen en fazla biçimde profesyonel futbol da göze çarpar…Yerel ve bölgesel kimliklerden başka toplumsal bakımdan en fazla göze çarpan özdeşleşme bir kültürel sembol olarak spor yoluyla inşa edilir ve sürdürülür.

Madene direnen Diyarbakırlılara belediye eş başkanlarından destek: “20 bin kişi buradan su içiyor, izin vermeyiz”

Avrupa topluluğuna kabul edilmeyen Türkiye, Galatasaray’ın elde ettiği başarılı sonuçlar ile ‘Avrupalı’ olmuştur. Galatasaray’ın dönemin şampiyon kulüpler kupasında elde ettiği başarıların ardından her yıl Avrupa kupalarında elde edilmeye başlayan başarılı sonuçlar beraberinde batıya karşı duyulan hayranlık ve öykünmenin yerini revanş almaya bırakmayı getirecektir. ‘Avrupa Avrupa Duy Sesimizi’ sloganları futbol sahalarında daha fazla söylenir hale bu yeni dönemde Türkiye’de futbol medyanın da etkisi ile daha dışa dönük bir etkinin simgesi haline gelecektir. Elde edilen başarılı sonuçlarla Türk insanının büyük düşünmesi gerektiği fikrine yapılan vurgunun artmasının yanı sıra ‘biz her şeyin üstesinden gelebilecek bir milletiz’ düşüncesi medyada sık sık yer alacaktır. Bu dönemi simgeleyecek olan sözlerden birisi hiç kuşkusuz  maçlara %51’le başlıyoruz olacaktır.

Futbol Arenası: Sanat, Müzik ve Popüler Kültürle Buluşuyor

Daha ileri gidilerek, ideoloji hem açık hem de üstü örtük ön kabulleri içeren bir şey olarak tanımlanabilir. Günümüzde futbol bir iletişim sistemi ve dili oluşturmanın yanı sıra beraberinde futbolla birlikte hareket eden bir takım mekanizma ve kurumları da yaratmaktadır. Bu çerçevede futbol tartışılır iken neo-liberal ekonomi anlayışının ve dünya görüşünün de meşrulaştırıldığı bir zeminden söz etmemiz gerektiğini unutmamalıyız. 1980’ler futbolun/sporun oyunsal halinin ortadan kalkmaya buna karşılık endüstriyel boyutlarının ağırlığının artmaya  başladığı dönem olacaktır.

Futbolun Sosyal Etkileri: Toplumda Birleştirici Güç

Bir takımın renkleriyle ve armasıyla özdeşleşen taraftarlar, bu bağlamda aidiyet duygusunu güçlendirirler. Örneğin, İspanya’da Real Madrid veya Barcelona gibi kulüpler, sadece spor takımları olarak değil, aynı zamanda İspanyol kültürünün önemli bir parçası olarak kabul edilirler. Futbol, yaşam ve ölüm arasında kusursuza yakın kurulan adalet ilişkisini kopyalar. Adaleti temsil eden hakemin yönetiminde, her iki taraf birbirleri için ölümü temsil eder ve oyun oynar. Sahadaki on bir kişinin temsilcileri olarak, on binlerce taraftar tribünde yerlerini alır.

UEFA Kulüp Finans&Yatırım Raporu 2024

  • Özellikle dünya çapında büyük turnuvalar, insanların milli takımlarını desteklemek için bir araya gelmesini sağlar ve milli gururun güçlenmesine katkıda bulunur.
  • Örneğin açık tribünün (“gecekondu”nun yanı) amigosu, üniversite mezunu ve devlet memuriyeti görmüş olmakla övünür.
  • Belki de ilerleyen dönemlerde Ankara’da bir futbol takımına sempati duymayı isteyen ilerici-demokratların çok daha büyük bir bölümü bu tercihte tarihsel duruşu ve yansıttığı değerler anlamında farklı kriterleri ön planda tutacaktır.
  • İkinci Dünya Savaşı döneminde devletler, futbolu ikincil öneme sahip spor dalı olarak görmeye devam etmiş, savaşa hazırlanan askerlerin beden eğitimine daha faydalı olduğundan birincil önem jimnastiğe verilmiştir.
  • Artık sadece oynamak ve oyundan zevk almak değil, kazanmak ve başarmak ön plandadır.
  • Onların anlatımı, futbolun karmaşıklığını ve heyecanını izleyicilere aktarırken, aynı zamanda bu sporun küresel çapta nasıl bir etkiye sahip olduğunu da gözler önüne serer.

Adorno ve Horkheimer’ınkilere benzer bir fikir de Umberto Eco (1986) tarafından dile getirilir. Eco, sporun -özellikle de futbolun- «pazar günkü futbol maçıyla devrim yapmaları» istenen toplumun öfkesini yatıştırdığını söyler. Eco, emekçilerin eleştirel düşünme ve hareket etme kabiliyetlerinin böylece etkisizleştirildiğini savunur. Adorno, Horkheimer ve Eco için sporun gerçekte tek bir sonucu vardır; toplumdaki emir alanlar üzerindeki baskının sürekliliğinin ve tekelci kapitalizme uyumun sağlanması.

Futbol taraftarları: kültür ve oyun üzerindeki etkisi

Bir kaptan liderliğinde sahaya çıkan ve kenardaki bir «general» tarafından yönetilen iki ekip kazanmak için ellerinden geleni yapıyorlar metaforu, futbolu savaşa oldukça yaklaştıran bir benzetme. Bu sadece futbol için değil, özellikle milli takım düzeyinde yapılan neredeyse tüm takım sporları için geçerli bir benzetme üstelik. Eski çağlarda generaller ve savaşta başarı gösteren askerler halk kahramanı olur, halktan büyük sevgi saygı görürlerdi, şimdilerde benzer sevgi gösterileri sporculara, en çok da futbolculara gösteriliyor.

Gol Anlarından Saha Dışına: Futbolun Ekranlardaki Yolculuğu

Tribünler, futbolun sadece bir oyun olmadığını, aynı zamanda bir toplumun ve kültürün bir yansıması olduğunu gösterir. Futbol, dünyanın dört bir yanındaki insanları bir araya getiren büyüleyici bir oyun. Ancak, bu oyun sadece bir spor değil, aynı zamanda derin toplumsal ve kültürel bağlantılarla dolu bir deneyim sunuyor.

Cumhuriyetin 100. yılında Atlas Tarih buluşmaları

Ancak bu etki her zaman olumlu olmayabilir ve bazı durumlarda zorluklar da içerebilir. Ne olursa olsun, futbolun toplumlar üzerindeki bu derin etkisi, onu ulusal kimlik çalışmalarının merkezine yerleştirir. Öncelikle Ankaragücü taraftarı bir güce tapıyorsa kendi gücüne tapmaktadır, hemen hemen tüm “gerçek tribünler” gibi. Bu güç ise bizzat oradaki kollektivite tarafından oluşturularak kimlik olarak kabul edilir. Özellikle ‘gecekondu’ kimliklendirmesi kentin yoksul mahallelerinden gelen taraftarların bir şekilde kendisini tariflemesi ve ‘kamuya’ kendi gücünü bu mekâna referans veren kimliğiyle açıklamayı anlatmaktadır. Zira takımın önceki başarıları ile tribünlerin kalabalıklaştığı iddiası, zaten tribünlerin, özellikle 80’lerde büyümüş, güçlü olmayı, gücü ihtirasla isteyen taraftar nesli ile dolması pek de inandırıcı gelmiyor.

  • Türkiye’de futbol Batıya/Avrupa’ya karşı kendi içine döndüğü 1980’lerin ortasına kadar  kendi içimizde oynadığımız , sınırların dışına çıktığımızda ise şerefli yenilgilerle döndüğümüz bir yapıyı, batıya hayranlığı/öykünmeyi temsil eden bir alandı.
  • Boş zaman süresindeki artış ile birlikte spor tüketimi ve görüntüleri de artmakta, sportif aktivitelere olan ilgi de büyümektedir.
  • «Düşünen Spor Dergisi» sloganı, ünlü Yunan filozof Socrates ile Brezilyalı futbolcu Socrates’in kesişmesinden çıktı.
  • Guardiola da futbol hayatı bitip eğitim turuna başladığında Rosario’daki evinde Bielsa’yı ziyarete gidiyor.

Futbol medyasını biraz daha yakından incelediğimizde özellikle askeri bir dilin tercih edildiği ve bu dil aracılığı ile şoven bir anlayışın desteklendiği görülmektedir. Futbol, büyük bir ekonomik endüstridir ve birçok ülke için önemli bir gelir kaynağıdır. Profesyonel ligler, futbol turizmi, medya hakları, sponsorluklar ve ticari faaliyetler, bu sporun ekonomik boyutunu oluşturur. Bu da futbolun toplumsal ve kültürel etkilerini derinleştirir çünkü ekonomik faaliyetler, sosyal yapıya ve kültürel pratiklere doğrudan etki eder. Bir stadyumu düşündüğümüzde, sadece bir spor alanı değil, bir topluluk merkezi olarak da görülmelidir.

Futbol taraftarları: kültür ve oyun üzerindeki etkisi

Futbol, bir toplumun kültürel kimliğinin önemli bir parçası haline gelmiştir. Takımların renkleri, armaları ve taraftar ritüelleri, yerel kültürlerin futbol ile nasıl etkileşime girdiğini gösterir. Örneğin, Brezilya’da futbol samba müziğiyle, Arjantin’de tangoyla bütünleşmiştir.

Bu taraftakiler, karşı coğrafyaya, kaç bin yıl değişmeyecek bu ismi verirken, kör demeyi tercih etmişler. Boğaz’ın bu tarafı o denli güzel olduğu halde gidip karşı tarafa yerleştiklerine göre, kör olmalılar demek için Kalkedon adını vermişler. Bundandır ki, zevk ve duygusal çatışmaların tüm şehri içine alan doğal kaynağı, hep karşı tarafta olmaktır; ve her iki tarafın da kendi karşı tarafı vardır.

Pazar öğleden sonraları ‘maç izlemek’ (veya dinlemek) o zamanlar tutkulu bir zaruretti, o an ne yapıyorsan bırakır ve maça konsantre olurdunuz. Yılında, Cumhuriyet devrimleri neticesinde oluşan ve kurumsallaşmış kültürel değerlerinin artık birer sınır haline gelmesi ve toplum tarafından ‘kırmızı çizgi’ olarak kabul edilmesi, bu kültürel unsurların tartışmaya kapanması anlamına gelmektedir. Aynı şey 1905 yılında kurulan Galatasaray ve 1907 yılında kurulan Fenerbahçe için de geçerlidir. Belki Galatasaray renklerinden birini, eski Bizans’ta bir zamanlar en kalabalık olan ama sonra meçhul bir şekilde kaybolan ve diğer iki renge katılan Kırmızılar’dan almıştır. Ama ölümle yaşamın oyunu olarak futbolda, siyahın ölümü beyazın da yaşamı temsil ettiği besbelli.

Medyada, sanatta ve hatta moda dünyasında bile futbolun izlerini görmek mümkündür. Futbolcular, sadece spor yıldızları olmakla kalmaz, aynı zamanda popüler kültürün etkili figürleri haline gelirler. Onların başarıları, gençlerin ve yetişkinlerin ilham kaynağı olurken, futbolun etkisi her yaştan insanın yaşamına dokunmaktadır. Futbol, insanların duygusal bağ kurduğu, milli gururu simgeleyen ve toplulukları bir araya getiren güçlü bir araçtır. Maçlar sırasında yaşanan coşku ve heyecan, insanların günlük yaşamlarından uzaklaşmalarına olanak tanırken, aynı zamanda ortak bir paydada buluşmalarını sağlar. Özellikle dünya çapında düzenlenen turnuvalar ve şampiyonalar, milletler arası ilişkilerde bir köprü görevi görerek kültürel etkileşimleri artırır.

Deneyimlerim üzerinden şunu rahatlıkla söyleyebilirim; futbolun kendisinde cinsiyet ayrımı yok. Küfür ve argolar kadını aşağılar, tezahüratlar da bu küfürler üzerinden yazılır. Bildikleri ve öğrendikleri üzerinden hayatın rutin akışında kullanılan cümleleri futbolda da dile getirirler. Yoksa bir stada gittiğinizde kadın olarak tribünde saygıyla karşılanırsınız, korunup kollanırsınız. Bu da aslında yine toplumsal bir kültürün yansıması, tıpkı bizim mahallenin kızını koruyan delikanlıların bacımız bakışı gibidir. Tam da bu noktada futbolun toplumdaki cinsiyet ayrımcılığını yıkmak için eşsiz bir araç olabileceğine inanabiliriz.

  • Dünyaya açıklığına bağlı olarak İngiltere’nin «en Amerikalı» şehri (eskiden «İngiltere’nin Şikagosu» da denirmiş) sayılan Liverpool’un «Yankilere» özel bir gıcıklığı yoktu.
  • İlk kez 1930’larda televizyon yayınlarıyla evlere giren futbol maçları, izleyiciler için yeni bir deneyim sunmuş ve sporun popülerliğini artırmıştır.
  • Uzan grubunun her iki takımının da birinci futbol liginde yer alması ve futbol federasyonunun da bu konuda gereken tedbirleri almayarak fikstür çekimlerinde yaptığı yanlışlıklar sonucu, bugün halen tartışması devam eden Altay kulübünün ligden düş(ürül)mesi süreci yaşanmıştır.
  • Gene Britanya, 1985 Heysel ve 1989 Hillsborough facialarının da etkisi ile bu alandaki çalışmalarda öncü rol oynamış ve teorik ve yöntemsel çalışmalara yön vermiştir.
  • Örneğin, maç öncesinde hashtag yarışmaları düzenleyerek etkileşimi artırıyorlar veya maç sırasında anlık reklam kampanyalarıyla taraftarların dikkatini çekiyorlar.
  • Maçlar sadece sporun kendisiyle sınırlı kalmaz, aynı zamanda taraftar gruplarının sosyal ve kültürel etkileşimlerine de zemin hazırlar.
  • Maç günleri yapılan tezahüratlar, takım renklerine göre giyim tarzı ve stadyum atmosferi, takımların kültürel mirasının bir parçası haline gelmiştir.

Daha fazla insana ulaşılabiliyor olması, futbolu bir propaganda aracı olmaktan çıkarmış, küresel anlamda bir iş alanına dönüştürmüştür. Taraftarlar, özel tezahüratlarla ve takım renkleriyle donanarak, birlik ve beraberlik duygusunu ön planda tutarlar. Marşlar, tezahüratlar ve maç öncesi ritüelleriyle taraftarlar, sadece oyunun değil, aynı zamanda sosyal topluluklarının bir parçası olduklarını hissederler. Stadyumlar, taraftarların renkli bayraklarını, dev atkılarını ve rengarenk dövizlerini taşıdıkları yerlerdir. Maç günleri, bu renkli objelerle dolup taşar ve adeta bir festival havası yaratır.

Bu oyun, insanların duygusal ve kültürel bağlarını güçlendiren, toplulukları bir araya getiren ve geniş bir kitleye ilham veren önemli bir fenomen haline gelmiştir. Futbol, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen ve tutkulu bir şekilde takip edilen bir spor olarak öne çıkıyor. Bu oyun, sadece bir spor etkinliği olmanın ötesine geçerek popüler kültürde derin bir etki yaratıyor. Futbol, taraftarları için sadece bir maç izleme deneyimi değil, aynı zamanda birbirleriyle bağ kurdukları ve duygusal bağlar oluşturdukları bir platform sunuyor.

Sosyalbilimler.org’da yayımlanan çalışmalar ile ve yeni çıkanlar arasından derlenen kitapların yer aldığı haftalık e-posta bültenine ücretsiz abone olmak için bu sayfa incelenebilir. Kelime anlamı bir olayda veya spor dalında bir taraftan veya takımdan olmaya denir. Biz Fitbol’da kavga çıkarmadık, algı yönetimi yapmadık, futbolu anlaşılmaz derecede zor bir entelektüel bakış açısıyla da vermedik.

Futbol, bugün reklam, medya  ve sponsorlukların etrafında dolanıp duran, ruhunu Dr. Faust’un şeytanla olan pazarlığında olduğu gibi para için televizyona ve büyük markalara satan bir oyun oldu. Hiçbir ürünün futbol kadar satamayacağını düşünen kulüp yöneticileri ve sermayedarlar için futbol, kendi markalarının tüm dünyaya tanıtımında en etkili araç olarak metalaştırıldı. Bu sürecin en olumsuz tarafı ise futbolla hayatımız arasında kurduğumuz bağın, giderek daha fanatik ve toplumu daha çok kamplara bölen bir havaya bürünmesi. Sosyal medyanın futbol fanatizmindeki bu dönüşümü, taraftarların oyunu deneyimleme ve paylaşma biçimini köklü bir şekilde değiştirdi.

Kız çocuğu da erkek çocuğu da TV’de, gazetede, sosyal medyada kadın futbolcuyu, kadın teknik direktörü, kadın yazarı, kadın yorumcuyu gördükçe büyüdüğünde cinsiyetin aslında bir ayrımcılık meselesi olamayacağını öğrenebilir. Kadın futbolu gelişiyor, önemli sponsor destekleri alıyor hatta rexbet giriş kadın futbol ligi bu sezon ilk kez TV’den canlı yayınlandı. Futbolun milli takımları aracılığıyla ulusal kimliğin oluşumunda ve güçlenmesinde oynadığı rol büyüktür. Bu spor, taraftarların duygusal bağlarını güçlendiren ve ulusal gururun sembolü haline gelen bir platform sağlar.

Bu ortak tutku, insanları birbirine bağlar ve ortak bir amaç etrafında birleştirir. Maç günleri, şehirlerdeki sokakları dolduran coşkulu kalabalıklar, futbolun toplum üzerindeki etkisini açıkça gösterir. 13 senedir futbolun birebir içinde çalışan bir profesyonel olarak, sayısız stada girdim çıktım, kulüplerle takımlarla çalıştım ve taraftar gruplarıyla iletişim kurdum.

Milyonları peşinden sürüklemek tanımlaması, çoğu zaman politik liderlerinin de ötesinde, futbolcular için yapılıyor. Eskiden gladyatörlerin savaşmasını izlemek için arenaları dolduran halk, artık (pandemi sekteye uğratsa da) stadyumların tribünlerindeler. Temeldeki duygu öldürmek değil, kazanmak olsa da sahadaki futbolcuların mücadelesi insanları heyecanlandırıyor. Bu durum son yıllarda sadece tribünlerde değil, futbolcu olarak yeşil sahada da sayıları artan kadınların gelişiyle de değişmiyor üstelik. Taraftarlar takımları kazandığında değil, iyi oynadığında daha mutlu oluyorlar. Mücadele dozu yüksek bir 0-0’dan duyulan haz, vasat oyunla alınan bir galibiyetin önüne geçebiliyor.

Tribünlerdeki tezahüratlar, takımlar için sadece destek değil, aynı zamanda bir kimlik ve aidiyet ifadesidir. Her gol, sevinç çığlıklarıyla dolup taşarken, her maç, heyecan dolu anların ve duygusal iniş çıkışların yaşandığı bir mücadeleye dönüşür. Stadyumlardaki atmosfer, taraftarların birbirleriyle duygusal bir bağ kurmalarına ve aidiyet hissetmelerine olanak tanır. Bu ortak duygu, sadece maç sırasında değil, sonrasında da topluluklar arasında dayanışmayı güçlendirir. Taraftar grupları, takımlarının renkleri altında bir araya gelir ve sosyal etkileşimlerini artırır.

İspanya’nın köklü takımlarından Real Madrid’in stadı Bernabeu için bu ücret 19 Euro Barcelona’nın evi Nou Camp için ise, 23 Euro olarak belirlenmiştir. Barcelona futbol takımının boş stadyuma düzenlenen gezilerden sağladığı yıllık gelir 50 milyon Euro’dan daha fazladır. Mutlaka bu gelirleri sağlamanın yolu başarılı bir lig imajı oluşturmaktan geçmektedir. Liglerin futbol kalitesinin belirli bir seviyeye getirilmesi ve Dünya tarafından izlenmesinin sağlanması uzun bir periyotta farklı ölçütlerin sağlanmasıyla başarılabilir.

Örneğin, dünya çapında düzenlenen büyük turnuvalar, farklı milletlerden gelen insanları bir araya getirir ve kültürel alışverişe olanak tanır. Futbol, sadece spor yapmanın ötesinde, ülkeler arası dostluğun ve anlayışın bir aracı haline gelmiştir. Oyun, moda trendlerinden müzik tarzlarına kadar geniş bir yelpazede kültürel etkiler yaratır. Örneğin, futbolcuların saç stilleri veya giyim tarzları, gençler arasında popüler kültürün bir parçası haline gelir. Kentleşme süreci semt ya da mahalle kültürlerinin ortadan kaybolmasına yol açmıştır. Geleneksel yapıya sahip Türk Sokağı günümüzde etkileşim ve değişim sürecinde gelişmiş dünyanın her yerinde karşılaşılabilecek sıradan bir caddeye, sokağa, mahalleye dönüşmektedir.